Günlerden bir gün, mutfağın kalbinde sıradan bir gün yaşanırken, fırının sıcaklığını hisseden Un Şövalyesi uyanır! Yanında ise minik ama cesur dostu Maya Maceraperest ve bilge rehberi Tuz Bilge durmaktadır. Onların görevi mi? Dünyanın en lezzetli pizzasına dönüşmek! Ama bu yolculuk hiç de kolay olmayacak... Pizza tarifi İlk durak: Hamur Diyarı! Un Şövalyesi, bembeyaz zırhıyla öne çıkarken, Maya Maceraperest "Pufff!" diye bir sesle etrafa enerji saçarak Un Şövalyesi'nin içinde kabarmaya başlar. Tuz Bilge ise bilgece dokunuşlarla lezzetin dengesini sağlar. Ve işte o an! Zeytinyağı Prensesi parıl parıl parlayan elbisesiyle sahneye çıkar, hamura zarafet ve esneklik katar. Onları takip eden Su Perisi ise bu karışımı hayat iksiriyle besler. Hepsi bir araya gelir, yoğruldukça yoğrulur, adeta bir dans başlar! Un Şövalyesi ve arkadaşları, birbirine kenetlenerek kocaman, pürüzsüz ve geleceğin pizzasının temeli olacak kahraman hamuru oluşturur. Şimdi sıra, hamurun dinlenip güç topla...
Kuru Fasulyenin Hikayesi: Anadolu'nun Sofrasındaki Kadim Lezzet Anadolu'nun bereketli topraklarında binlerce yıldır süregelen bir geleneğin, her evin mutfağında pişen, sıcacık bir yemeğin hikayesidir kuru fasulye. O, sadece bir yemek değil, aynı zamanda zor zamanların yoldaşı, kış gecelerinin ısıtıcısı ve bayram sofralarının vazgeçilmezidir. Rivayet odur ki, fasulye, ilk kez Amerika kıtasında yetiştirildi ve Kolomb'un keşifleriyle birlikte dünyaya yayıldı. Osmanlı İmparatorluğu'na gelişiyle birlikte Anadolu mutfağına hızla adapte oldu. Özellikle kış aylarında protein ve enerji ihtiyacını karşılaması, kolayca saklanabilmesi ve doyurucu olması nedeniyle halk arasında çok sevildi. Fasulye, çiftçilerin tarlalarında, köylülerin sofralarında kendine yer bulurken, zamanla "Anadolu'nun eti" olarak anılmaya başlandı. Bugün kuru fasulye, coğrafyadan coğrafyaya farklı pişirme teknikleri ve yöresel lezzetlerle harmanlanarak zenginleşmiş bir mirasın temsilcisidir. Her ...